4 Aralık 2016 Pazar

Bileşiklerin Özellikleri nelerdir

Elementler bileşik oluştururken, elementi oluşturan aynı cins element atomları arasındaki kimyasal bağlar kopar ve element atomları birbirinden ayrılır.
Birbirinden ayrılan element atomları, farklı cins element atomları ile yeni kimyasal bağlar oluşturarak bir araya gelir ve bunun sonucunda da bileşikler meydana gelir.
Bu nedenle bileşikler oluşurken farklı element atomları kimyasal bağlar sayesinde bir araya gelir ve yeni maddeler oluşur. 
Atomlar bileşik oluşturduklarında atomların arasındaki uzaklık değişir. Atomların element halindeyken aralarındaki uzaklık çok azdır. Atomlar bileşik oluşturduklarında ise aralarındaki uzaklık artar.
Bunun nedeni, atomların element halinde iken aralarındaki kimyasal bağların, bileşik oluşturduklarında aralarında oluşan kimyasal bağlardan faklı olmasıdır.

Örnek :

1- • Sodyum elementindeki sodyum atomlarının arasındaki uzaklık çok azdır. 
Sodyum klorür bileşiğindeki sodyum atomlarının arasındaki uzaklık daha fazladır. 
• Klor elementindeki klor moleküllerini oluşturan klor atomlarının arasındaki uzaklık çok azdır. Sodyum klorür bileşiğindeki klor atomlarının arasındaki uzaklık daha fazladır.

3- Bileşiklerin Özellikleri :


1- Bileşikler, kendini oluşturan elementlerin özelliklerini göstermezler ve kendini oluşturan elementlerden tamamen farklı fiziksel ve kimyasal özelliklere yani kimliklere sahiptir.
2- Bileşiği oluşturan elementler kendi özelliklerini yani kimliklerini kaybederler.
3- Bileşiği oluşturan elementler belirli oranlarda birleşirler.
4- Bileşiği oluşturan element atomları arasında kimyasal bağlar bulunur.
5- Bileşikler oluşurken enerji alışverişi olur.
6- Bileşikler, kimyasal değişmeler sonucu (tepkimelerle) oluşur ve kimyasal yollarla ayrılırlar. 
7- Bileşikler en az iki farklı elementten yani atomdan oluşurlar.
8- Bileşiklerin belirli erime, kaynama, donma ve yoğunlaşma sıcaklıkları vardır.
9- Bileşiklerin öz kütleleri sabittir.
10- Bileşikler formüllerle gösterilirler.
11- Bileşikler saf ve homojen maddelerdir.
12- Bileşikler, moleküler yapılı bileşikler ve moleküler yapılı olmayan bileşikler olarak iki çeşittir.
13- (Bileşiklerin en küçük yapı birimleri moleküllerdir).

4- Bileşik Çeşitleri :
Bileşikler moleküler yapılı bileşikler ve moleküler yapılı olmayan bileşikler olarak iki grupta incelenirler.

a) Moleküler Yapılı Bileşikler :
Bileşikler, farklı cins element atomlarından oluşan moleküllerden oluşmuşsa böyle bileşiklere moleküler yapılı bileşikler denir.
• Moleküler yapılı bileşikler moleküllerden oluşur.
• Bileşiklerdeki molekülleri oluşturan atomlar arasında kovalent bağ bulunur.

Bileşiğin
İsmi
Bileğin Formülü
Bileşik Molekülünü
Oluşturan Atomlar
Su
H2O
1 Su molekülü; 2 H, 1 O atomundan oluşur.
Amonyak
NH3 (KÖK)
1 Amonyak molekülü; 1 N, 3 H atomundan oluşur.
Karbon Di Oksit
CO2
1 Karbon Di Oksit molekülü; 1 C, 2 O atomundan oluşur.
Kükürt Di Oksit
SO2
1 Kükürt Di Oksit molekülü; 1 S, 2 O atomundan oluşur.
Hidrojen Klorür
HCl
1 Hidrojen Klorür molekülü; 1 H, 1 Cl atomundan oluşur.
Hidrojen Florür
HF
1 Hidrojen Florür molekülü; 1 H, 1 F atomundan oluşur.
Azot Di Oksit 
NO2
1 Azot Di Oksit molekülü; 1 N, 2 O atomundan oluşur.
Karbon Mono Oksit 
CO
1 Karbon Mono Oksit molekülü; 1 C, 1 O atomundan oluşur.
Kükürt Mono Oksit
SO
1 Kükürt Mono Oksit molekülü; 1 S, 1 O atomundan oluşur.
Azot Mono Oksit
NO
1 Azot Mono Oksit molekülü; 1 N, 1 O atomundan oluşur.
Basit Şeker (Glikoz)
C6H12O6
1 Basit Şeker molekülü; 6 C, 12 H, 6 O atomundan oluşur.
Amonyum
NH4 (KÖK)
1 Amonyum molekülü; 1 N, 4 H atomundan oluşur.
Fosfat 
PO4 (KÖK)
1 Fosfat molekülü; 1 P, 4 O atomundan oluşur.
Sülfat 
SO4 (KÖK)
1 Sülfat molekülü; 1 S, 4 O atomundan oluşur.
Nitrat 
NO3 (KÖK)
1 Nitrat molekülü; 1 N, 3 O atomundan oluşur.
Hidroksit
OH (KÖK)
1 Hidroksit molekülü; 1 O, 1 H atomundan oluşur.
Karbonat
CO3 (KÖK)
1 Karbonat molekülü; 1 C, 3 O atomundan oluşur.
Hidrojen Sülfat
H2SO4
1 Hidrojen Sülfat molekülü; 2 H, 1 S, 4 O atomundan oluşur.


b) Moleküler Yapılı Olmayan Bileşikler :
Bileşikler, moleküllerden oluşmayıp bileşiği oluşturan farklı cins element atomları bir yığın oluşturacak şekilde bir araya gelmişse böyle bileşiklere moleküler yapılı olmayan bileşikler denir. 
• Moleküler yapılı olmayan bileşiklerdeki iyonlar düzenli bir yığın oluştururlar.
• Moleküler yapılı olmayan bileşikler sonsuz örgü tipi bileşiklerdir
• Moleküler yapılı olmayan bileşiklerdeki iyonlar düzenli bir örgü oluştururlar.
• Moleküler yapılı olmayan bileşikleri oluşturan zıt yüklü iyonlar arasında iyonik bağ bulunur. (İyon sayısı yığının büyüklüğüne göre değişir).
Bileşiğin İsmi
Bileğin Formülü
Bileşiği Oluşturan İyonlar
Kalsiyum Oksit

CaO 
Ca+2 ve O–2 İyonları
Sodyum İyodür
NaI 
Na+1 ve I–1 İyonları
Sodyum Klorür
NaCl
Na+1 ve Cl–1 İyonları
Alüminyum Klorür 
AlCl3
Al+3 ve Cl–1 İyonları
Kalsiyum Florür
CaF2
Ca+2 ve F–1 İyonları
Alüminyum Sülfür
Al2S3
Al+3 ve S–2 İyonları

Bakır  Klorür
CuCl

Bakır (II) Klorür
CuCl2

Demir (II) Bromür
FeBr2

Demir (III) Bromür
FeBr3

Gümüş Nitrat
AgNO3

Kalsiyum Karbonat
CaCO3

Çinko Sülfat
ZnSO4

Alüminyum Sülfat
Al2(SO4)3

Sodyum Sülfat
Na2SO4

Sodyum Karbonat
Na2CO3

Bakır Sülfat
CuSO4

Klorat 
ClO3 (KÖK)

Kromat 
CrO4 (KÖK)

Bi Kromat 
Cr2O7 (KÖK)


Örnekler : 

1- • Kalsiyum oksit (CaO) bileşiğindeki Ca+2 ve O–2 iyonları arasında iyonik bağ bulunur.
• Kalsiyum oksit (CaO) bileşiğindeki Ca+2 ve O–2 iyonları düzenli bir örgü oluştururlar.
• Kalsiyum oksit (CaO) bileşiği, kireç taşında ve bazı mermer çeşitlerinde bulunur.


2- • Sodyum İyodür (NaI) bileşiğindeki Na+1 ve I–1 iyonları arasında iyonik bağ bulunur.
• Sodyum İyodür (NaI) bileşiğindeki Na+1 ve I–1 iyonları düzenli bir örgü oluştururlar.
• Sodyum İyodür (NaI) bileşiği, tıp alanındaki hastalıkların teşhisinde ve bazı hastalıkların tedavisinde ilaç olarak kullanılır.

3 Aralık 2016 Cumartesi

Bileşikler nedir?

Bileşikler : 
Günümüzde bilinen 117 element olmasına rağmen (92 tanesi doğada bulunur) bu elementler farklı sayıda ve şekilde birleşerek ve etkileşerek farklı kimyasal özelliklere sahip milyonlarca yani madde yani bileşik oluştururlar. Elementler doğada genelde saf halde değil de bileşikler halinde bulunurlar.
Bilinen element atomlarından sadece soy gaz atomları kararlıdır ve kararlı oldukları için kimyasal bağ oluşturmayıp doğada tek atomlu halde bulunurlar.
Soy gazların dışındaki metal ve ametal atomları kararsız olup kararlı hale geçmek için elektron alış verişi yaparak veya elektronlarını ortaklaşa kullanarak kimyasal (iyonik ve kovalent) bağ oluştururlar.
Kimyasal bağ oluşturan farklı atomlar da bir araya gelerek farklı kimyasal özelliklere sahip yeni maddeler yani bileşikler oluştururlar. 
İki ya da daha fazla farklı element atomunun kendi özelliklerini kaybedip belirli oranlarda bir araya gelerek kimyasal bağ oluşturması sonucu meydana gelen yeni ve saf maddelere bileşik denir. Bu nedenle elementlerin bileşikleri oluşturması kimyasal değişmedir.
İki ya da daha fazla elementin kendi özelliklerini kaybederek belirli oranlarda ve kimyasal tepkimeler sonucu oluşturdukları saf maddelere bileşik denir. 

Örnekler :

1- • Sodyum elementi sadece sodyum atomlarından oluşur, gümüş rengindedir ve 
(bıçakla kesilebilecek kadar) yumuşaktır.
• Klor elementi sadece klor moleküllerinden oluşur, sarı – yeşil renkli zehirli bir gazdır.
• Sodyum elementindeki sodyum atomları birbirinden ayrılır.
• Klor elementindeki klor moleküllerinin atomları birbirinden ayrılarak sodyum atomlarına yaklaşır kendi kimliklerini kaybederek ve sodyum klorür bileşiğini oluştururlar.
• Sodyum ve klor atomlarından (elementlerinden) oluşan sodyum klorür (yemek tuzu) bir bileşiktir ve kendini oluşturan sodyum ve klor elementlerinden farklı fiziksel ve kimyasal özelliklere sahiptir. Sodyum klorür şeffaf, katı ve ufalanabilen bir bileşiktir.

2- • Hidrojen elementi sadece hidrojen moleküllerinden oluşur, renksiz, kokusuz, yanıcı 
bir gazdır.
• Oksijen elementi sadece oksijen moleküllerinden oluşur, renksiz, kokusuz, yakıcı bir gazdır.
• Oksijen ve hidrojen atomlarından (elementlerinden) oluşan su, bir bileşiktir ve kendini oluşturan oksijen ve hidrojen elementlerinden farklı fiziksel ve kimyasal özelliklere sahiptir. Su, yanıcı ve yakıcı özellikte olmayan sıvı halde bir bileşiktir.


2- Bileşiklerin Oluşması :
Elementler bileşik oluştururken, elementi oluşturan aynı cins element atomları arasındaki kimyasal bağlar kopar ve element atomları birbirinden ayrılır.
Birbirinden ayrılan element atomları, farklı cins element atomları ile yeni kimyasal bağlar oluşturarak bir araya gelir ve bunun sonucunda da bileşikler meydana gelir.
Bu nedenle bileşikler oluşurken farklı element atomları kimyasal bağlar sayesinde bir araya gelir ve yeni maddeler oluşur. 
Atomlar bileşik oluşturduklarında atomların arasındaki uzaklık değişir. Atomların element halindeyken aralarındaki uzaklık çok azdır. Atomlar bileşik oluşturduklarında ise aralarındaki uzaklık artar.
Bunun nedeni, atomların element halinde iken aralarındaki kimyasal bağların, bileşik oluşturduklarında aralarında oluşan kimyasal bağlardan faklı olmasıdır.

Örnek :

1- • Sodyum elementindeki sodyum atomlarının arasındaki uzaklık çok azdır. 
Sodyum klorür bileşiğindeki sodyum atomlarının arasındaki uzaklık daha fazladır. 
• Klor elementindeki klor moleküllerini oluşturan klor atomlarının arasındaki uzaklık çok azdır. Sodyum klorür bileşiğindeki klor atomlarının arasındaki uzaklık daha fazladır.

Modern atom teorisi

MODERN ATOM TEORİSİ 
Bohr, elektronu hareket halinde yüklü tanecik olarak kabul edip, bir hidrojen atomundaki elektronun sadece bazı belirli enerjiye sahip olacağını varsayarak teorisini ortaya attı. Bu teori hidrojen gibi tek tek elektronlu He, Li+2 iyonlarına da uymasına rağmen, çok elektronlu atomların ayrıntılı spektrumlarının, kimyasal özelliklerini açıklanmasına uymamaktadır. Yine de modern atom modelinin gelişiminde bir basamak teşkil etmiştir.
 Modern atom teorisini kısaca şu şekilde özetleyebiliriz:      
  1. Atomda belirli bir enerji düzeyi vardır. Elektron ancak bu düzeyden birinde bulunabilir .
  2. Elektron bir enerji düzeyindeki hareketi sırasında çevreye ışık yaymazlar.
  3. Atoma iki düzey arasındaki fark kadar enerji verilirse elektron daha yüksek enerji düzeyine geçer
  4. Atoma verilen enerji kesilirse elektron enerjili düzeyinde kalamaz daha düşük enerji düzeyinden birine geçer. Bu sırada iki düzey arasındaki fark kadar enerjiyi ışık şekline çevreye verir
 1.      Modern atom modeli dalga mekaniğimdeki gelişmelerin elektronun hareketine uygulanmasına dayanmaktadır. Bu modelin öncüleri Werner Heisenberg ve Erwin Schrödlinger gibi önemli bilim adamlarıdır.
 Erwin Schrödlinger (1887-1961) Avusturya’nın Viyana şehrinde doğmuş ve 1939 yılından 1956 yılına kadar İrlanda da çalışmıştır. 1926 yılında henüz İsviçre de çalışırken Heisenberg tarafından ortaya atılıp formüllendirilen kuvantum teorisine alternatif olarak kendi adıyla anılan  (Schrödlinger eşitliği ) dalga mekaniği teoremini ortaya atmıştır. Schrödlinger teoremi kısaca elektronların gerek atom içerisinde gerekse moleküllerdeki hareketini dalga cinsinden matematiksel bir şekilde açıkladı. Bu çalışmalarından dolayı 1933 yılında fizik Nobel ödülünü İngiliz fizikçi Paul Dirac ile paylaştı.
Werner Heisenberg( 1901 – 1976 ) Atomların yapısını ve elektron gibi atom altı parçacıkların davranışlarını açıklayan quantum mekaniği teorisinin kurucusu olan bir Alman fizikçidir. 1927 yılında kendi adı il anılan belirsizlik ilkesini ortaya atmıştır.Bu ilkesinde Heisenberg kısaca ”elektron kadar küçük olan bir parçacığın hem pozisyonunu hem de momentumunu kesin olarak bulmak mümkün değildir” demektedir. Bu çalışmalarından dolayı 1932 yılında Nobel fizik ödülü almıştır.
1924 yılında Louis De broglie ışı ve maddenin yapısını dikkate alarak küçük tanecikler bazen dalgaya benzer özellikler gösterebilirler şeklindeki hipotezi elektron demetlerinin bir kristal tarafından X – ışınlarına benzer biçimde saptırılması ve dağılması deneyi ile ispatlandı.
1920’li yıllarda Werner Heisenberg, atomlardan küçük taneciklerin davranışlarını belirlemek için ışığın etkisini inceledi. Bunun sonucunda  Heisenberg belirsizlik ilkesi olarak anılan şu neticeyi çıkardı:
“Bir taneciğin nerede olduğu  kesin olarak biliniyorsa, aynı anda taneciğin nereden geldiği ve nereye gittiğini kesin olarak bilemeyiz. Benzer şekilde taneciğin nasıl hareket ettiğini biliyorsak onun yerin kesin olarak bilemeyiz”
Buna göre elektronun herhangi bir andaki yeri ve hızı aynı anda kesin olarak bilinmez. Bir taneciğin yerini ve hızını ölçebilmek için o taneciği görmek gerekir. Taneciğin görünmesi  de taneciğe ışın dalgası göndermekle olur. Elektron gibi küçük tanecikleri tespit etmek için düşünülen uygun dalga boyundaki ışık, elektronun yerini ve hızını değiştirir. Bu yüzden aynı anda elektronun yeri ve hızı ölçülmez. Bu nedenle de elektronların çekirdek etrafında belirli dairesel yörüngeler izledikleri söylenemez. Yörünge yerine elektronun ( yada elektronların ) çekirdek etrafında bulunma olasılığından söz etmek gerekir.
Modern atom modeli atom yapısı ve davranışlarını diğer atom modellerine göre daha iyi açıklamaktadır. Bu model atom çekirdeği etrafındaki elektronların bulunma olasılığını kuvantum sayıları ve orbitaller ile açıklar.
  Kuvantum sayıları bir atomdaki elektronların enerji düzeylerini belirten tam sayılardır. Orbitaller ise elektronun çekirdek etrafında bulunabilecekleri bölgelerdir.
Elektron tanecik olarak düşünüldüğünde; orbital, atom içerisinde elektronun bulunma olasılığı en yüksek bölgeyi simgeler. Elektron maddesel bir dalga olarak düşünüldüğünde ise; orbital elektron yük yoğunluğunun en yüksek olduğu bölgeyi simgeler. Yani, elektron tanecik olarak kabul edildiğinde elektronun belirli bir noktada bulunma  olasılığından, dalga olarak kabul edildiğinde ise elektron yük yoğunluğundan söz edilir.

Çözeltiler Kimya Konu Anlatımı , Çözeltiler Kimya ders notları

 ÇÖZELTİ
Fiziksel özellikleri her yerde aynı olan (homojen) karışımlara çözelti denir.
Bir çözeltiyi oluşturan her bir maddeye çözeltinin bileşenleri denir.
Örneğin; su içerisinde NaCl tuzu çözülmesiyle oluşan çözeltinin bileşenleri su ve tuzdur.
Genel olarak bir çözelti çözücü ve çözünenden oluşmaktadır.
Çözücü
                      
Çözünen
                     
          Örnek
                                 
Sıvı
Katı
(Su + Şeker)
Sıvı
Sıvı
(Su + Alkol)
Sıvı
Gaz
(Su + CO2)
Gaz
Gaz
(Gaz karışımları)
Katı
Gaz
(Polladyum + H2)
Katı
Katı
(Alaşımlar)

Çözeltiler çözünmenin şekline göre ikiye ayrılır;
a. İyonlu çözeltiler
Çözünen madde iyonlarına ayrışarak çözünüyorsa bu çözeltilere iyonlu çözeltiler denir.
Asit, baz, tuz çözeltileri iyonlu çözeltilerdir. Bu çözeltiler hareketli iyon bulundurdukları için elektrik akımını iletirler.

b. Moleküllü çözeltiler
Çözünen madde moleküler olarak çözünüyorsa bu çözeltilere moleküler çözelti denir. Şekerin suda çözünmesi bu çözeltilere örnek olarak verilebilir. Bu çözeltiler elektrik akımını iletmezler.

Çözeltiler kendi aralarında üçe ayrılırlar;
a. Doygun çözelti
Çözebileceği maksimum maddeyi çözmüş olan çözeltiye denir.

b. Doymamış çözelti
Çözebileceği kadar maddeyi çözmemiş olan çözeltiye denir.

c. Aşırı doymuş çözelti
Bazı durumlarda çözeltinin derişikliği doygunluk sınırını aşabilir. Bu gibi çözeltilere aşırı doymuş çözeltiler denir. Bu çözeltiler oldukça kararsızdır. Küçük bir etki ile fazlalıklar çöker ve doygun bir çözelti elde edilir.

Çözeltiler çözünenin miktarına göre ikiye ayrılırlar;
a. Derişik çözelti
Belli bir miktar çözücüde, fazla miktarda çözünen içeren çözeltilere derişik çözelti denir.

b. Seyreltik çözelti
Belli bir miktar çözücüde, az miktarda çözünen içeren çözeltilere seyreltik çözelti denir.

ÇÖZÜNÜRLÜK
Belli bir sıcaklıkta 100 gram çözücüde gram olarak çözünebilen maksimum madde miktarına ÇÖZÜNÜRLÜK denir. Çözgen H2O olduğunda 100 gram yerine 100 ml değeri ile de karşılaşabilirsiniz.
Örneğin,25°C’de KNO3'ün çözünürlüğü,
(60 gram/100 ml su’dur). Yani 25°C’de 100 ml su en fazla 60 gram KNO3 çözebilir.

Çözünürlüğe Etki Eden Faktörler
  1. Çözücü cinsi
  2. Çözünenin cinsi
  3. Sıcaklık
  4. Basınç
  5. Ortak iyon

ÇÖZÜCÜ VE ÇÖZÜNENİN CİNSİ
Genel manada polar maddeler polar çözücülerde, apolar maddeler apolar çözücülerde daha iyi çözünür.
Örneğin; NaCl tuzu suda çok iyi çözünürken, karbon tetra klorür (CCl4) sıvısında çözünmez.
I2 molekülleri ise suda çözünmezken, CCl4'te iyi çözünür.

SICAKLIK
Sıcaklık değişimi çözünürlüğü değiştirir. Katıların sıvı içerisindeki çözünürlüğü sıcaklık arttıkça genellikle artar. Gazların sıvıdaki çözünürlüğü ise sıcaklık arttıkça azalır.

BASINÇ
Katıların çözünürlüğü basınç ile değişmez. Gazların sıvıdaki çözünürlüğü ise basınç arttıkça artar.

ORTAK İYON
Herhangi bir katının ortak iyon bulunduran çözeltideki çözünürlüğü saf çözücüdeki çözünürlüğünden daima daha küçüktür.

DERİŞİM (KONSANTRASYON)
Bir çözeltide birim hacimdeki çözünmüş olan çözünen miktarına derişim (konsantrasyon) denir.
Belli başlı derişim birimleri; yüzde derişim, molar derişim (molarite), normal derişim (normalite) dir.

Yüzde Konsantrasyon
100 gram çözeltideki (çözücü + çözünen) çözünmüş olan madde miktarına yüzde konsantrasyon denir.
Örneğin; 80 gram su içerisinde 20 gram şeker çözülerek hazırlanan çözelti %20'lik bir çözeltidir.

MOLARİTE: (Molar Konsantrasyon)
1 lt. çözeltide çözünmüş olan maddenin mol miktarına molarite denir.
M= n/V
M : Molarite
n : Mol sayısı
V : Hacim (litre)

NORMALİTE (Normal Konsantrasyon)
1 lt’de çözünmüş eşdeğer gram sayısına denir.
Kısaca Normalite = Molarite x Tesir Değerliği N = Mx TD ile bulunur.
Tesir değerligi asit ya da bazın değerliğine tuzun ise + yük toplamına eşittir.

ÇÖZELTİLER ARASI REAKSİYONLAR
(Denklemli molarite problemleri)
İyon içeren iki çözelti karıştırıldığında bazen çökelme olmaz, bazende iyonlar suda az çözünen bir katı oluşturuyorsa bir çökelme olur. Yani iyonlar arasında bir tepkime gerçekleşir.
1A grubunun tuzları ve yapısında NO3- iyonu bulunduran tuzlar suda çok iyi çözünür. Diger tuzlar için bir genelleme yapmak mümkün degildir.

Örnegin : AgNO3 çözeltisi ile NaCl çözeltileri karıştırıldığında bir çökelme gözlenir. Burada iyonlar yeniden düzenlenerek AgCl ve NaNO3 bileşikleri oluştuğu düşünülebilir. NaNO3 suda çok iyi çözündüğüne göre çöken tuz AgCl'dir.

İyon Denklemi: Ag+(aq) + Cl-(aq) ® AgCl(k)
şeklinde olur.
Karıştırılan iki çözeltiden biri asit çözeltisi, diğeri baz çözeltisi ise mutlaka nötürleşme tepkimesi olacaktır.
Nötürleşme denklemi:
H+ + OH ® H2O şeklindedir.

ÇÖZELTİLERİN ÖZELLİKLERİ
  1. Çözeltinin kaynama noktası, saf maddenin kaynama noktasından yüksektir.
  2. Çözeltinin donma noktası, saf maddenin donma noktasından düşüktür.
  3. Çözeltinin buhar basıncı, saf maddenin buhar basıncından düşüktür.
  4. Çözeltilerin yoğunlukları çözeltilerde çözünen madde miktarına göre değişir.
Bütün bu değişmeler (Katı + Sıvı) çözeltileri için düşünülebilir. Bu değişme miktarları iyon derişimine bağlıdır.
Aşağıda saf su ile tuzlu suyun ısıtılması sırasında zamanla sıcaklık değişim grafikleri verilmiştir.
Grafiklere dikkat edilirse kaynama sırasında saf suyun sıcaklığı sabit kalırken, tuzlu suyun sıcaklığı devamlı artmıştır.
  • Alkol-su karışımının ısıtılması sırasında zamana bağlı sıcaklık değişim grafiği çizilseydi aşağıdaki gibi olurdu.
Grafige göre;
  1. bölgesinde alkol - su karışımı vardır. Zamanla karışımın sıcaklığı artmaktadır.
  2. bölgesinde 78 °C’de alkol kaynamaktadır. Verilen ısı alkolün buharlaşması için kullanılır. Sıcaklık alkolün tamamı tükeninceye kadar sabit kalır.
  3. bölgesinde yalnız su vardır. Suyun sıcaklığı zamanla artar.
  4. bölgesinde su 100 °C’de buharlaşmaktadır. Su tükeninceye kadar sıcaklık sabit kalır.
  • Saf maddelerin donma noktaları sabittir. Donma müddetince sıcaklık değişimi yoktur. Ancak çözeltilerin donma noktası çözünenin miktarına bağlı olarak değişir. Donma süresince sıcaklık düşer.

Metal ve ametallerin bazı özelliklerinin karşılaştırılması

Metal ve ametallerin bazı özelliklerinin karşılaştırılması
METALLERAMETALLER
1. Yüzeyleri parlaktır.1. Mattırlar, bazıları renkli olabilirler.
2. Isı ve elektriği iyi iletirler.2. Isı ve elektriği iyi iletmezler.
3. Tel ve levha haline getirilebilirler.3. Tel ve levha haline getirilemezler.
Kırılgandırlar.
4. Atomik yapıya sahiptirler.4. Moleküler yapıya sahiptirler.
5. Cıva hariç oda sıcaklığında katı haldedirler.5. Oda sıcaklığında katı, sıvı ve gaz hâlinde bulunabilirler.
6. Ametallerle bileşik oluştururlar. Kendi aralarında bileşik oluşturamazlar.6. Hem kendi ararlında hem de metallerle bileşik oluşturabilirler.

Ametal Nedir?

 Ametal Nedir – Ametal Özellikleri Hakkında Bilgiler
Metal olmayan cisimlere “ametal” denir, örneğin, oksijen bir ametaldir.
Ametaller, metallerden fiziksel, mekanik özellikleriyle ayrılırlar. Mutlaka katı olmaları gerekmez. Ancak, metal parlaklıkları yoktur; ısı İle elektriği de, metaller gibi, iyi iletemezler. Katı ametaller, yaprak, ya da tel haline getirilemezler; dayanıklılıkları da azdır.
Ametaller, kimyasal bakımdan, elektrolizlerde hiçbir zaman katyon rolü oynayamazlar; elektronegatif elementlerdir. Oksitleri de bazik değil, asit ya da yansızdır.
Ametaller, birleşme değerlerine göre sınıflandırılırlar:
1) Tek Değerli Ametaller.— Çok elektronegatiftirler. Hidrojenle birleşince, kuvvetli asitler verirler. Bunlar, birbirine çok benzeyen halojenlerdir: flüor, klor, brom, iyot gibi.
2) Çift Değerli Ametaller.— Daha az elektronegatiftirler. Başlıcaları oksijen, kükürt, selenyum, tellürdür.
3) üç değerli Ametaller.— Hidrojen bileşikleri asit değildir. Başlıcaları azot, fosfor, arseniktir.
4) Dört Değerli Ametaller.— Karbon ile silisyum bu grupa girer. Dört değerli olmamakla birlikte, bor da bunlardan sayılabilir.
Havadaki ender bulunan gazlar (helyum, neon, argon, kripton, ksenon gibi) ise, ayrı bir grup meydana getirirler. Bunlar tek atomludur; birleşme değerleri de sıfırdır.
Genel olarak, hidrojen de ametallerden sayılır. Ancak, elektropozitif özellikleri vardır (Bk. Eleman).

Elektron Nedir?

Elektron

  1. Bütün atomlarda bulunan negatif yüke sahip temel parçacık, pozitron karşıtı.
  2. Bk. eksicik
  3. Bütün atomların yapısında bulunan elemansel tanecik. (Elektron, atom çekirdeğine bağlıdır ve ortadaki çekirdeğin çevresinde yer alan basamaklarda, değişik sayılardaelektronun döndüğü varsayılır. Her atomdaki basamağın sayısına ve her basamaktaki eksi yüklüelektron sayısına göre değişik kimyasal öğeler ortaya çıkar. Belirli nicelikte elektrik taşıyanelektron, bu özelliğinden dolayı elektrik akımının temel öğesidir.elektronun çeşitli görünüşlerini elektriksel olaylarla izleriz).
  4. Yükü 1,6022.10-19 Coulomb, kütlesi 9 .1096.10-28 g. olan ve atom çekirdeğinin çevresindeki erke düzeylerinde yer alan kalımlı temel parçacık.
  5. Yükü 1,6022.10-19 Coulomb, kütlesi 9 .1096.10-28 g. olan ve atom çekirdeğinin çevresindeki erke düzeylerinde yer alan kalımlı temel parçacık.
  6. Negatif yüklü çekirdek parçacığı.